-
Otobüs
-
Ankara Kalesi - Anadolu Medeniyetler Müzesi - 1. Meclis ve 2. Meclis - Anıtkabir - Kurtuluş Savaşı Müzesi
-
Antalya - Serik - Manavgat
Tur Programı
Akşam saat 23:00 ile 23:30 arası sizleri Belirtilen duraklardan alarak ANKARA'ya doğru yolculuğumuza başlıyoruz. Buluşma noktası saatleri, rehber ve araç bilgisi turunuzdan 1 gün önce olarak bildirilecektir.
Değerli misafirlerimiz; Belirtilen duraklardan , belirtilen saatlerde sizleri karşıladıktan sonra, Juliet Tur’un konforlu otobüsleri eşliğinde, sabah erken saatlerde uygun bir tesiste kahvaltı molası veriyoruz.
Kahvaltısı sonrası gezimize başlayarak tüm ANKARA manzarasını izleyebileceğimiz, eski Ankara evlerini ve daracık sokaklarını görebileceğimiz tarihi dokusu içerisinde, hanları, hamamları, konakları, sepetçileri, bakırcıları ve ilginç müzeleri başka bir Ankara’yı içinde barındıran ANKARA KALESİ’ni görmeye gidiyoruz.
Bu harika yerde vereceğimiz fotoğraf molası sonrasında, ANADOLU’da iz bırakmış birçok medeniyetin izlerini görebileceğimiz, dünyanın sayılı müzeleri arasında gösterilen ANADOLU MEDENİYETLERİ MÜZESİ’ni ziyaret ediyoruz. Ardından, 1. Meclis ve 2. Meclis Binalarını gezerek, Atamızın ebedi istirahatgâhı, Türk mimarlarının üstün bir eseri olan ANITKABİR’e hareket ediyoruz.
Her iki yanı, gücü temsil eden Aslan heykelleriyle donatılmış olan, Aslanlı yoldan başlayarak hüzünlü bir yürüyüşle, ANITKABİR’e ulaşıyoruz. Saygı duruşumuzu gerçekleştirip, KURTULUŞ SAVAŞI MÜZESİ gezimizi de tamamladıktan sonra, Antalya dönüş yolculuğumuza geçiyoruz.
DAHİLLER
FİYATA DAHİL OLAN HİZMETLER
- Gidiş Dönüş Ulaşım
- Prof. Rehberlik Hizmeti
- Juliet Tur Acenta Refakati
- Zorunlu Seyahat Sigortası
FİYATA DAHİL OLMAYAN HİZMETLER
- Tur Esnasında Alınacak Öğünler ve İçecekler
- Kişisel Harcamalar
Hakkında
Anıtkabir Hakkında Detaylı Bilgi
Anıtkabir, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu ve ilk Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk’ün anıt mezarıdır.
Ankara’nın Çankaya ilçesinde, Rasattepe’de yer almaktadır. Hem mimari yapısıyla hem de tarihi ve manevi önemiyle Türkiye’nin en önemli anıtlarından biridir.
1944-1953 yılları arasında inşa edilen Anıtkabir, her yıl milyonlarca yerli ve yabancı ziyaretçiyi ağırlamaktadır.
Anıtkabir’in Tarihçesi
Atatürk’ün vefat ettiği 10 Kasım 1938 tarihinde, naaşı geçici olarak İstanbul’daki Dolmabahçe Sarayı’na konulmuştur. Ardından 21 Kasım 1938’de Ankara’ya getirilerek Etnografya Müzesi’ne defnedilmiştir. Ancak Atatürk için kalıcı bir anıt mezar yapılması kararlaştırılmıştır.
Anıtkabir’in İnşa Süreci
1939: Anıt mezar için uygun bir yer belirlemek amacıyla bir komisyon kuruldu.
1941: Uluslararası çapta bir mimari yarışma düzenlendi.
1942: Yarışmayı, Türk mimarlar Prof. Emin Onat ve Doç. Dr. Orhan Arda kazandı.
1944: Anıtkabir’in temeli atıldı.
1953: İnşaat tamamlandı ve 10 Kasım 1953’te Atatürk’ün naaşı Etnografya Müzesi’nden Anıtkabir’e taşındı.
Anıtkabir’in Mimari Yapısı
Anıtkabir, Türk mimarisinin ve sanatının en önemli örneklerinden biridir. Hem Selçuklu ve Osmanlı mimari unsurlarını hem de modern, anıtsal bir tasarımı bir araya getirmiştir.
Anıtkabir’in Bölümleri
Barış Parkı
Anıtkabir, çevresini saran Barış Parkı ile birlikte yaklaşık 750 bin metrekarelik bir alanı kaplamaktadır. Bu park, Atatürk’ün “Yurtta sulh, cihanda sulh” sözünden ilham alarak isimlendirilmiştir. Dünyanın dört bir yanından getirilen 50.000’den fazla ağaç, çiçek ve bitki burada yetiştirilmiştir.
Anıtkabir’e Giriş: Aslanlı Yol
Anıtkabir’in ana giriş kapısından sonra 262 metre uzunluğundaki Aslanlı Yol başlar. 12 çift aslan heykeli, Selçuklu ve Hitit sanatından esinlenerek yapılmıştır. Aslanlar, Türk milletinin güç, cesaret ve birliğini simgeler.
Tören Meydanı
Aslanlı Yol’un sonunda, 15.000 kişi kapasiteli Tören Meydanı bulunur. Bu meydanın etrafında Atatürk’ün önemli sözlerinin yazılı olduğu duvarlar bulunmaktadır.
Mozole (Şeref Salonu)
Anıtkabir’in en önemli bölümü, Şeref Salonu’dur. 42 basamaklı bir merdivenle çıkılan bu anıtsal yapı, Atatürk’ün naaşının bulunduğu yerdir.
Mozolenin çatısı düz olup, antik tapınakları andıran bir mimariye sahiptir.
Mozolenin içinde Atatürk’ün sembolik lahdi yer alır.
Gerçek mezar ise mozolenin tam altında, özel bir odada yer almaktadır.
Mehmetçik Kulesi ve Zafer Kuleleri
Anıtkabir’de 8 kule bulunmaktadır ve her biri, Türk tarihinin önemli kavramlarını temsil eder:
İstiklal Kulesi
Hürriyet Kulesi
Mehmetçik Kulesi
Zafer Kulesi
Barış Kulesi
Misak-ı Milli Kulesi
23 Nisan Kulesi
Cumhuriyet Kulesi
Atatürk ve Kurtuluş Savaşı Müzesi
Anıtkabir’de Atatürk’ün özel eşyaları, kıyafetleri, kitapları ve çeşitli savaş objeleri sergilenmektedir. Ayrıca Çanakkale Savaşı ve Kurtuluş Savaşı’na dair özel canlandırmalar ve panoramik resimler de müzede yer almaktadır.
Anıtkabir’de Düzenlenen Önemli Törenler
Anıtkabir, her yıl milyonlarca insanın ziyaret ettiği bir yerdir.
Özellikle 10 Kasım (Atatürk’ün vefat yıl dönümü), 29 Ekim (Cumhuriyet Bayramı), 23 Nisan (Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı) ve 19 Mayıs (Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı) gibi özel günlerde burada resmi törenler düzenlenir.
Cumhurbaşkanı ve devlet yetkilileri mozoleye çelenk koyar.
Halk, Atatürk’ü anmak için Anıtkabir’i ziyaret eder.
Anıtkabir’in Anlamı ve Önemi
Milli Birlik ve Beraberliğin Simgesi
Anıtkabir, Türk milletinin Atatürk’e olan saygısını ve bağlılığını gösteren en büyük simgelerden biridir.
Modern Türkiye’nin Kuruluşunun Bir Sembolü
Anıtkabir, Atatürk’ün fikirlerinin ve devrimlerinin yaşatıldığı bir mekandır. Cumhuriyetin değerlerini hatırlatır ve Türkiye’nin modernleşme sürecini yansıtır.
Uluslararası Öneme Sahip Bir Anıt
Her yıl yabancı devlet adamları ve turistler de Anıtkabir’i ziyaret etmektedir. Türkiye’nin dünya tarihindeki yerini ve Atatürk’ün uluslararası alandaki saygınlığını göstermektedir.
Anadolu Medeniyetleri Müzesi, Ankara’nın Ulus semtinde, Atpazarı Mahallesi’nde yer alan ve Türkiye’nin en önemli müzelerinden biri olarak kabul edilen bir müzedir. Paleolitik Çağ’dan Roma Dönemi’ne kadar Anadolu’nun zengin tarihini yansıtan eserleri barındırır.
Bu müze, özellikle Hitit, Frig, Urartu ve Lidya gibi Anadolu’nun eski medeniyetlerine ait eserleri içermesiyle ünlüdür ve 1997 yılında “Avrupa Yılın Müzesi” ödülünü kazanmıştır.
Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nin Tarihçesi
Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nin kuruluş fikri, Atatürk’ün emriyle 1921 yılında ortaya çıkmıştır. Başlangıçta Eti Müzesi adıyla açılan müze, zamanla genişletilmiş ve Anadolu’nun tüm medeniyetlerini kapsayan bir müze haline getirilmiştir.
Müzenin bugün bulunduğu alan, 15. yüzyıldan kalma Mahmut Paşa Bedesteni ve Kurşunlu Han’dır. Bu tarihi yapılar, Osmanlı döneminde ticaret merkezi olarak kullanılmış, daha sonra restore edilerek müze haline getirilmiştir.
1921: Müze fikri ortaya çıktı.
1938: Atatürk’ün desteğiyle çalışmalar hızlandırıldı.
1943: Müze ziyaretçilere açıldı.
1968: Anadolu’daki arkeolojik kazılardan çıkan eserlerin eklenmesiyle müze büyütüldü.
1997: Avrupa Yılın Müzesi ödülünü kazandı.
Müzenin Mimari Yapısı
Müze, iki ana tarihi binadan oluşur:
Kurşunlu Han: 15. yüzyılda inşa edilen ve Osmanlı döneminde kervansaray olarak kullanılan bu yapı, müzenin idari binası olarak kullanılmaktadır.
Mahmut Paşa Bedesteni: Osmanlı döneminde bir ticaret merkezi olan bu yapı, müzenin ana sergi salonudur.
Bu iki yapı, restore edilerek modern bir müzeye dönüştürülmüş, ancak tarihi dokusu korunmuştur.
Anadolu Medeniyetleri Müzesi’ndeki Eserler
Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde sergilenen eserler, Paleolitik Çağ’dan Roma Dönemi’ne kadar Anadolu’da yaşamış uygarlıklara ait arkeolojik buluntulardan oluşur.
Paleolitik Çağ (MÖ 1.000.000 – MÖ 10.000)
Bu döneme ait el baltaları, taş aletler ve kemik eşyalar sergilenmektedir. Anadolu’nun en eski yerleşim yerlerinden biri olan Karain Mağarası’ndan çıkan eserler burada görülebilir.
Neolitik Çağ (MÖ 10.000 – MÖ 5.500)
Neolitik Çağ, insanlığın tarıma geçtiği, yerleşik hayata başladığı ve ilk köylerin kurulduğu dönemdir.
Çatalhöyük kazılarından çıkan duvar resimleri, seramik kaplar, heykeller ve kutsal objeler bu bölümde sergilenmektedir.
Özellikle Çatalhöyük’te bulunan “Ana Tanrıça” heykeli, bu dönemin en ünlü eserlerinden biridir.
Kalkolitik Çağ (MÖ 5.500 – MÖ 3.000)
Bu dönemde bakır kullanılmaya başlanmıştır.
Hacılar, Can Hasan ve Alacahöyük gibi yerleşimlerden çıkan seramikler, takılar ve figürinler sergilenmektedir.
Tunç Çağı (MÖ 3.000 – MÖ 1.200)
Bu dönem, metallerin yaygın olarak kullanılmaya başlandığı bir çağdır.
Anadolu’da gelişen ilk devletlerin izleri bu dönemde görülmektedir.
Alacahöyük’te bulunan “Güneş Kursları”, bu çağın en dikkat çekici eserlerindendir.
Hitit İmparatorluğu (MÖ 1.750 – MÖ 1.200)
Hititler, Anadolu’nun bilinen ilk büyük devletini kurmuşlardır.
Boğazköy (Hattuşaş) ve Alacahöyük kazılarında bulunan kil tabletler, tanrı ve kral heykelleri, mühürler ve çivi yazılı belgeler burada sergilenmektedir.
Anadolu’daki en eski yazılı belgeler olan Hitit çivi yazılı tabletleri, Hititler hakkında çok önemli bilgiler vermektedir.
Frigler (MÖ 1.200 – MÖ 700)
Frigler, özellikle Ankara, Gordion ve Eskişehir çevresinde yaşamış bir medeniyettir.
Midas Tümülüsü’nden çıkarılan kral mezar eşyaları, fibulalar (çengelli iğneler) ve pişmiş toprak kaplar burada sergilenmektedir.
Urartular (MÖ 900 – MÖ 600)
Urartular, Doğu Anadolu Bölgesi’nde Van ve çevresinde yaşamış bir medeniyettir.
Van Kalesi ve çevresindeki kazılardan çıkarılan savaş aletleri, altın ve gümüş takılar, taş yazıtlar ve heykeller müzede bulunmaktadır.
Lidyalılar ve Persler (MÖ 700 – MÖ 300)
Lidyalılar, ilk parayı kullanan medeniyet olarak bilinmektedir.
Lidya Krallığı’na ait sikkeler ve altın takılar müzede sergilenmektedir.
Ayrıca Pers İmparatorluğu’ndan kalma anıtlar ve yazıtlar da bu bölümde görülebilir.
Helenistik, Roma ve Bizans Dönemi (MÖ 300 – MS 1453)
Bu dönemde Anadolu’da Yunan, Roma ve Bizans etkisi görülmektedir.
Antik kentlerden çıkarılan heykeller, mermer kabartmalar, lahitler ve mozaikler müzede sergilenmektedir.
Roma Dönemi’ne ait tanrı ve imparator heykelleri de bu koleksiyonun önemli parçaları arasındadır.
Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nin Önemi
Anadolu’nun binlerce yıllık tarihini yansıtan en önemli müzelerden biridir.
Dünyanın en eski şehirlerinden biri olan Çatalhöyük’e ait eserleri sergileyen nadir müzelerden biridir.
Hitit çivi yazılı tabletleri, Anadolu’nun en eski yazılı belgeleri arasında yer alır.
1997 yılında “Avrupa Yılın Müzesi” ödülünü kazanarak uluslararası alanda tanınmıştır.
Ankara Kalesi, Ankara’nın en önemli tarihi yapılarından biri olup, şehrin en yüksek noktalarından birinde yer almaktadır. Binlerce yıllık bir geçmişe sahip olan kale, Friglerden Romalılara, Bizanslılardan Selçuklulara ve Osmanlılara kadar birçok medeniyete ev sahipliği yapmıştır.
Ankara’nın en eski yerleşim merkezlerinden biri olarak kabul edilen bu kale, şehrin tarihî ve kültürel kimliğini yansıtan önemli bir mirastır.
Ankara Kalesi’nin Tarihçesi
İlk Kuruluş Dönemi: Frigler ve Hititler
Ankara Kalesi’nin en eski bölümlerinin, MÖ 2. bin yılın başlarına kadar uzandığı düşünülmektedir. Hititler döneminde kale ile ilgili kesin bilgiler bulunmamakla birlikte, Ankara’nın çevresinde Hititlere ait yerleşim yerlerinin bulunması, kalenin geçmişinin çok eski olduğunu göstermektedir.
Ancak, bilinen en eski kayıtlar Frigler dönemine (MÖ 8. yüzyıl) aittir. Frigler, kaleyi inşa ederek savunma amaçlı kullanmışlardır.
Roma ve Bizans Dönemi
Romalılar (MÖ 1. yüzyıl – MS 4. yüzyıl), Ankara Kalesi’ni genişleterek daha sağlam hale getirmiştir. Bu dönemde kale, şehrin savunmasında önemli bir rol oynamıştır.
Bizans döneminde ise, MS 7. yüzyılda Arap akınlarına karşı güçlendirilmiş ve bugünkü iç kale büyük ölçüde şekillenmiştir. Kale duvarlarına eklemeler yapılarak, Ankara’nın korunması sağlanmıştır.
Selçuklu ve Osmanlı Dönemi
1073 yılında Ankara, Selçukluların eline geçmiş ve bu dönemde kale daha da güçlendirilmiştir.
Selçuklular, kaleyi askeri bir üs olarak kullanmışlardır.
Osmanlılar döneminde ise kale, yönetim merkezi olma özelliğini kaybetmiş ancak şehri koruyan önemli bir yapı olarak varlığını sürdürmüştür.
Ankara Kalesi’nin Mimari Yapısı
Ankara Kalesi, iç kale ve dış kale olmak üzere iki ana bölümden oluşur.
İç Kale
Kalede yer alan en eski bölüm iç kaledir.
Yaklaşık 42 kuleye sahip olan iç kale, en yüksek noktada bulunur ve buradan şehrin panoramik manzarası izlenebilir.
İç kale surlarının büyük bir kısmı Bizans döneminden kalmadır.
Kalenin ana giriş kapıları Selçuklu dönemine aittir.
Dış Kale
Dış surlar, daha geniş bir alanı kapsar ve şehri savunma amacı taşır.
Romalılar, Bizanslılar ve Selçuklular döneminde defalarca onarılarak günümüze kadar ulaşmıştır.
Ankara Kalesi’nin duvarları, bazalt ve andezit taşlarıyla inşa edilmiştir.
Ankara Kalesi’nin Önemi ve Özellikleri
Ankara’nın en eski tarihi yapılarından biridir.
Kale içindeki tarihi evler, Osmanlı ve Selçuklu dönemlerinden kalma geleneksel mimari örnekleridir.
Kale içindeki surların bazı bölümlerinde eski yazıtlar ve kabartmalar bulunmaktadır.
Kaleye çıkıldığında, Ankara’nın en güzel manzaralarından biri görülebilir.
Kale çevresi, günümüzde tarihi dokusunu koruyarak turistik bir cazibe merkezi haline gelmiştir.
Ankara Kalesi’nde Gezilecek Yerler
Ankara Manzarası
Ankara Kalesi’nin en yüksek noktasına çıktığınızda Ankara’nın muhteşem panoramik manzarasını izleyebilirsiniz. Bu nokta, fotoğraf çekmek için en güzel yerlerden biridir.
Kalenin İçindeki Tarihi Ankara Evleri
Kale içinde Osmanlı dönemine ait birçok eski Ankara evi bulunmaktadır.
Günümüzde bu evler kafe, restoran ve butik otel olarak kullanılmaktadır.
Ahşap ve taş işçiliği ile dikkat çeken bu evler, Osmanlı dönemi şehir yaşamını yansıtmaktadır.
Anadolu Medeniyetleri Müzesi
Ankara Kalesi’ne çok yakın bir konumda bulunan Anadolu Medeniyetleri Müzesi, dünyanın en önemli arkeoloji müzelerinden biridir.
Rahmi Koç Müzesi
Sanayi ve teknoloji tarihine ilgi duyanlar için, Ankara Kalesi’nin yakınındaki Rahmi M. Koç Müzesi de ziyaret edilmesi gereken bir noktadır.